Tiyatrodan yeni çıkan taze sevgililer, izlemiş oldukları oyun hakkında laflaşır. Kız, oyundan fazlasıyla etkilenmişe benziyordu ki, akşamın ilerleyen vakitlerinde hayatı hakkında yapacağı türlü değişiklikler üzerinde konuşacaktı. Bu değişikliklerin çıkış yolu, kızın “Sen hayatına nasıl bakarsın?” sorusuyla başlamış, erkek tarafın altı saniyelik boş bakışıyla pek bir yere varamamıştır. Devam eden dakikalarda, kızın hararetli bir şekilde yükselen konuşma ateşinden tırsan erkek, bir tür kaçış ve çıkış yolu olarak, hayalinde unutamadığı Top 5 futbol maçı ve gittiği konser listesini yapacaktı. Ama böyle bir liste yapmak, belki de yaşamakta olduğu sıkıcı değil, ancak yardım edemeyeceği bu durumu kurtaramazdı. Bu yüzden Top 5 listesini daha detaylı yapması gerektiğini, daha önce hiç başvurmadığı bir alana girmesinin şart olduğunu anlıyordu. Böylece, alkol, müzik ve kafa karışıklığı ile birbirine bağlanan bir gecenin ilerleyen vakitlerinde, umutsuzlukla çıktığı Top 5 yolculuğu onu tuhaf yerlere bırakacaktı:
Top 5 Korku Filmlerinde Çalınan Amatör Grupların Tanıtım Amaçlı Eksantrik Müziği,
Top 5 Son Saniye Atılan Basket Parçaları, ( üzerinde çalışılacak )
Top 5 Düşük Bütçeli Uzay Filmleri Müziği ve buna bağlı olarak
Top 5 Kapağında Canavar Olan Düşük Bütçeli Garage / Psychedelic Albümleri ( 1966–68 )
Çilek, fondü, çikolata, sabun köpüğü, tavşankulaklı şapka ve kelepçeyle bitebilecek gecenin ilerleyen vakitlerinde, erkek tarafı, sabaha doğru bir Taylandlının açmış olduğu “Hidden Tracks of Early 70’s Prog” blogundan keşfedeceği epik ötesi albümün sarhoşluğuna kapılacak, yatağının yanında yarım kalmış soğuk pizzaların arasından yalın ayakla geçerek kendisini balkonda bulacaktı. Arkasında bıraktığı manzara kalabalık ve dağınıktı: Üst üste dağılmış kirli gömlekler, bir türlü yazısını yazamadığı plakların dizilişi, pizza kartonundan yapılmış küllük ve yanından taşmakta olan izmarit yığını, görüntüsü karıncalanmış televizyon, 7/24 açık duran Radio Caroline Korsan Yayın, çubuk kraker, çeşitli yerlerden çıkan kahve bardakları, küflenmiş peynir, şafak vakti soğuğu ve şeyler, şeyler ve şeyler…
Bu bir hayat tarzı değildi, bu, “Gece uyumam, gündüz uyurum, buna uyamayan bir insanla anlaşamam”vari bir isyanın, evde uygulanan küçük törencikler sayesinde dönüştürülen bir ıssızlıktı. Yalnız kalmak, hikâyenin çıkış yolu değil, belki de birbirine arşivcilik, sabır ve merakla bağlanan korkutucu bir takıntılığın fark edilişiydi. ROCK SNOB!
Grup Çığrışım, Tünay Akdeniz tarafından 70’lerde kurulan bir punk / garage grubuydu. Her ne kadar punk ve garage türlerini biraz zor seçiyor olsak da, dönemin Türkiye’sine göre yapılmış başarılı bir çalışmadır. Kız kardeşinin yazmış olduğu “Salak” adlı parça aralarından en dikkat çekeni.
Grup Çığrışım / Salak
Ve Warpaint, dört kızdan oluşan New Wave / Psychedelic paslaşmaların olduğu melankolik bir grup: Kendilerini iki gün önce Coachella Festivali’nde online olarak izleme şansı bulduğumuz harika canlı performansı da fikir vermekteydi.
Son olarak 67’de kurulan Floating Bridge, The Wailers’dan ayrılan grup üyesi Rich Dangel’ın gelmesiyle şekillenmiş, bir cover grubu olarak çıktığı yolculuğuna kendi parçalarını çalarak piyasalarda biraz sürtmüştür. Standart bir şekilde “oynadığı” 60’lar oyununu başarıyla tamamlayan Floating Bridge, nadir de olsa samimi ve iyi parçalar da sunmuştur. Crackshot, iyi niyetli bir çalışmayla listelerde!
Floating Bridge / Crackshot
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder