19 Ağustos 2011 Cuma

Raphael Saadiq: Stone Rollin' / R&B & Funk



Brooklyn ve Harlem mahallelerin uzun binaları altında, kırmızı neon ışıklarıyla yıkanan afro yerlileri gecenin bir vaktinde su borularının hortumunu çekerek sokakları ve kendilerini ıslatacaktı. Sağ omzunun kenarına yerleştirdiği ikinci el bir radyodan yankılanan Marvin Gaye parçası, ev önündeki merdivenlerden atılan karşılıklı bakışlar, ucuz gelecek planları, sıkkınlık ve şehir gerçeği: “Doğduğumuz yer burası ve yapacak bir şey yok, müzik buranın gerçeği!” diyen Saadiq, hippie kuşağının hayalci tarafı ve günümüzün funk ve blues müziğin gidişatı üzerinde belki de en kilit müzisyenlerden biri.

Uzun topuklu tombul ve güzel kadın, yan adımlarla indiği merdivenlerden kulübün geniş ve yüksek tavanlı dans pistine ilerleyecek, bir dumanın bir diğerini takip eden sigaraların sarhoşluğuyla dans edecek ve belki şanslıysa, dinlediği parçanın çok önceleri annesinin en sevdiği parça olduğunu hatırlayacaktı.


Beş kardeşin ikinci çocuğu olan Saadiq, eroin, intihar ve trafik kazası yüzünden sekiz senede kaybettiği dört kardeşinin trajedisi karşısında 18 yaşına geldiğinde, San Francisco’dan Prince turnesi için arka vokal teklifi alır. On iki yaşında, 1978’te “The Gospel Humminbirds” grubuyla geçirdiği güzel maceranın sonunda ismini ve soyadını Raphael Saadiq’e çeviren müzisyen, belki de yeni bir başlangıcın ihtiyacını arıyordu. Karanlık bir geçmişin kapısı aralandığında, içinden rengârenk ve hareketli bir şehir çığlığı çıkacaktı.

“Tony! Toni! Tone!” dans triosuyla geçirdiği başarılı vokali, onu kısa sürede rhytm ve blues alanlarında eski tüfeklerin arasına sokacaktı. Çorap söküğü gibi hızlanan kariyeri, aralarında R&B ve jazz ritimlerini paslaşan yoğun funk müziğini tanıtıyordu. Kare gözlüğü ve elastik ( Mick Jagger’ı andıran ) vücuduyla esnek dansını kusursuz gitar riffleriyle eğlendiren Saadiq, 2002’de ilk albümü ‘Instant Vintage’ı piyasalara tanıtır. 2004’te ‘Ray Ray’ ve 2009’da Grammy Ödüllerinde “En İyi R&B albümü” dalında aday olan ‘The Way I See It’ ile kariyerinin kırılma noktasına gelir. 2011’in Mart ayında çıkardığı dördüncü albüm ‘Stone Rollin’ ise, kuşkusuz kendini diğerlerinden ayıran bir albümdür. Konserlerindeki çiğ ve gürültülü sesini ilk defa 60’lar potasında eriten Saadiq, ortaya lezzetine doyum olmaz bir funk ve R&B şenliği serdi.

Stone Rollin' / 2011

Raphael Saadiq 'Stone Rollin' from Matthias Koenigswieser on Vimeo.



Çıkış ve hit parçası ‘Stone Rollin’ ile Howlin’ Wolf / Sly & Family Stone / Dyke and The Blazers üçgeni etrafında takılarak eski kuşağın kapısını sonuna kadar araladı. Temponun çoğu Brooklyn gruplarına benzer azalmaması ve aynı seviyede kalmasıyla dinleyiciyi parçada “yüksekte” tutması, belki de çok öncelerden yapması gereken bir gidişat olarak bakılabilir.

R&B müziği “besletilmediği” sürece bir tür kokteyl müziğine dönüşebilir ve dinleyici sıkar. Standartlarına sıkı sıkı sarılan Saadiq, diğer albümlerine karşın ilk defa funk ve jazz ritimlerini büyük ölçüde – fark edilir şekilde – arttırarak dinleyiciyi “yaramaz” tarafına çekmeyi başardı: Çıkış yolu, bacak bacağa atmak yerine ayakkabıları çıkarmak ve delicesine dans etmek oldu. Raphael Saadiq bunu iyi yapıyor ve karşılığını, belki de ilerleyen albümlerinde daha etkili şekilde alarak beslendiği kuşağın gölgeleriyle tanınacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder