16 Şubat 2012 Perşembe

Noel Gallagher’s High Flying Birds



On beş senelik Oasis rüyası, diğer günlerden hiçbir farkı olmayan bir gecede, Liam Gallagher’ın V Festivali’nde konser öncesi Noel’la yaşadığı kavgayla sona ermiş, yerini soğuk ve derin bir sessizlik almıştı. Rock müziğinin derinliklerinde beslenen, öznesini bir Adaya kapanmış kültüründe bulan ve alçakgönüllü tavrından çok uzak bir yerlerde durmayı alışkanlık edinmiş 90’ların İngiliz grupları, uzun bir süreliğine, “sahip oldukları” coğrafyanın sınırları içerisinde kalarak sıkıcı (!) hayatlarını tuhaf bir şekilde Sex, Drugs & RocknRoll üçgenine uydurdu ve geniş bir kitleye seslendi. Bunların öncü isimlerinden biri olan Oasis, patlayan flaşlar, magazin haberleri, sahne arkası dedikoduları ve çıkarılan yeni albümler arasında buharlaştı, kayboldu ve ortalıktan bir süreliğine yok oldu.

Ancak geri dönüş çabuk gerçekleşti: Gallagher kardeşleri artık kendi yolundan gidecekti. Liam Gallagher, zaman kaybetmeden üç Oasis elemanını yanına aldı ve kendi deyişiyle “60’lardan beslenen en iyi grubuz” açıklamasıyla Beady Eye adı altında ‘Different Gear, Still Speeding’ albümünü çıkarttı. Öte yandan, ağabey Noel Gallagher da çok geçmeden stüdyo albümü hazırlıklarına başladı. Basında sızan “kimleri bir araya getiriyor?” sorusu çok merak edildi. Basın toplantıları, albüm afişleri ve röportajlar arasında 17 Ekim’de albüm piyasalara sürüldü.



Grubun ilginç kadrosu anında dikkat çekti. Oasis’ta uzun süreliğine piyano çalan Mike Rowe, ‘The Lemon Trees’ grubundan bildiğimiz davulcu Jeremy Stacey, ‘The Zutons’ta bas çalan Russell Pritchard, gitarist Tim Smith ve merkezde şarkı başına gitar değiştiren Noel Gallagher: Birbirine Rock ve Folk-Country öğeleriyle bağlanan, Psychedelic tınılarını çekinmeden parçalara dâhil eden ve Oasis’ta özlem duyduğumuz şarkı sözleriyle dinleyiciye adeta bir ‘kulak festivali’ sunan Noel Gallagher ve Yüksek Uçan Kuşları, aynı zamanda alçakgönüllü ama iddialı duruşuyla kısa zamanda dinleyicisinin kalbine girdi.

Albümün en dikkat çeken ve aynı zamanda piyasalara ‘hit single’ olarak sürülen ‘The Death of You and Me’ parçası, Oasis günlerinden alışık olmadığımız bir tercihle çıktı karşımıza. Noel’in kaypak sesi, tuhaf bir şekilde arka fona konulan ‘barok pop’ ile uyum içinde, parçanın son demlerinde kullanılan trompet ise ilginç.

Noel Gallagher / The Death of You and Me


Favoriler arasında gösterilen ‘If I Had A Gun’ parçası, Noel Gallagher’ın aynı zamanda bir söz yazarı olarak ne kadar iddialı olduğunu bir kez daha gösterdi. Rock ve Psychedelic tercihlerini dinleyicisine “iyi harmanlayarak” sunan Noel, duygusal yoğunluğu tadında bırakıyor ve belki de bu yüzden daha fazlasını istiyoruz.

Noel Gallagher / If I Had a Gun


Dans ve Rock türünün aynı anda kullanılabildiğini kanıtlayan parça “AKA…What a Life!” Noel’in kariyerinde pek sık rastlamadığımız bir tercih. “UK Indie” listesine üç numaradan giriş yapan parça, aynı zamanda üç hafta boyunca yerini korudu.

Dinleyici tarafında beklentiler kuşkusuz yüksek. Bu beklentilerin ne kadarı “Oasis özleminden” kaynaklanıyor tartışılır, ancak kendini belli eden bir tablo var: Noel Gallagher bundan sonra kariyerini farklı tabanlar ve tercihlerle ilerletecek. “Daha çok solo lazımdı” veya “Liam vokalde olsaydı daha iyi olurdu” gibi eleştiriler çok normal. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, Noel’in on beş senelik yoğun kariyerinin belki de ‘olgunluk’ kısmına geçmesidir. “Klişe” ve “popüler” olana karşı duyulan haz ve ihtiyaç bundan sonra MP3 dosyalarından karşılanacak, çünkü Oasis’in sesini ve havasını Noel Gallagher’ın albümünde aramak hem yanlış, hem de zaman kaybı gibi geliyor bana. Yeni ve farklı şeylere yelken açmak, iki taraf için, hem müzisyene, hem de dinleyiciye lezzetli ve keyifli bir macera sunacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder